Moldova’da Parlamento Seçimleri

Mazhar Yasin Tüylüoğlu

 

tüm dünyanın NATO ve G-20 zirvelerine, Türkiye’nin ise Obama’nın ziyaretine odaklandığı haftada, 5 Nisan 2009 Pazar günü, Moldova Cumhuriyeti’nde parlamento seçimleri gerçekleştirildi. Katılım oranının %60’ı bulmadığı seçimlerde, iktidardakiMoldova Cumhuriyeti Komünist Partisi (MCKP-türkçe kısaltma/PCRM-orjinal kısaltma), oyların %50’ye yakınını kazanarak ipi bir kez daha göğüsledi. Avrupa’nın tek komünist lideri olan Devlet Başkanı Vladimir Voronin‘in partisi olarak bilinen MCKP, 101 sandalyeli mecliste 61 sandalye kazanamaz ise, iki dönemdir başkanlık yapan Voronin’in görev süresi dolduğunda yerine geçecek adayın seçimi de zorlaşacak. Zira, sağ görüşlü partilerden %13’lük oy oranına sahip Liberal Parti ve %12 ile üçüncü sırada olan Liberal Demokrat Parti MCKP’nin sunacağı adayı onaylamayacaklarını ve parlamento seçimleri yenilenene kadar bu tavrı sürdüreceklerini açıkladılar. İşte ne olduysa bundan sonra oldu ve sonuçlara itiraz eden muhalefet partilerinin yandaşları ülkeyi savaş alanına çevirdi. Güvenlik güçlerinin müdahale etmekte zorlandığı olaylar sonrasında oyların yeniden sayılması gündeme geldi. Ancak seçim sonuçlarına halen belirsizlik hakim. Başkan Voronin, göstericileri Romanya’nın kışkırttığını ileri sürerek batıdan yardım talebinde bile bulundu. Tüm bu gelişmeleri uzaktan izlemeyi tercih eden Rusya’nın ise, Voronin’i destekleyebileceği benim tahminim.

Eski bir Sovyet ülkesi olan Moldova’da devlet başkanını parlamento seçmekte. 2001’den bu yana görevde olan başkan Voronin’in, ülkede yalnızca komünistler tarafından sevildiği gerçeği, onun anayasaya aykırı olarak hareket etmeyip, görevi bırakacağını dolayısıyla bir diktatör olmadığını kanıtlayacağı yorumlarını etkilememektedir. Ekonomik ve siyasi birçok soruna rağmen Voronin, ülkesini ayakta tutmayı başarmıştır. Ancak yine de Moldova’yı Avrupa’nın en fakir ülkesi konumundan kurtaramamıştır. Siyasetten çekilmeyeceğini, siyasi çalışmalarına MCKP içerisinde devam edeceğini açıklayan Voronin’in başarısız olduğu bir diğer mesele de ayrılıkçı (defacto) Transdinyester Bölgesi‘dir. 1990 yılında tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan eden bölge, üstü örtülmüş bir sorunu da teşkil etmektedir. Zira bölgede yaşayan 555 bin insanın %31’i Moldovalı, %30’u Rus ve %28’i de Ukraynalı’dır. Durum böyleyken bölgenin etnik gerekçelere dayalı mücadelesi fazlaca anlam ifade etmemektedir. Üstelik aylık ortalama 250 Amerikan doları ile geçinmeye çalışan Avrupa’nın en fakir ülkesinde böyle bir meselenin halen gündemde olması Moldova Cumhuriyeti’ne ve bölgedeki ikili ilişkilere zarar vermektedir.

Voronin’in yerine geçecek adayın seçiminde MCKP’nin söz sahibi olamaması durumunda ülkenin siyasi bir çıkmaza sürükleneceği söylenebilir. Avrupa ve serbest pazar yanlısı iki liberal partiye, yine liberal görüşleriyle bilinen ve %10 oy oranına sahip İttifak Partisi-Bizim Moldovamız (Partidul Alianţă Moldova Noastră- AMN) da eklendiğinde bu değerlendirmeyi yapmak mümkün olmaktadır. Dileğimiz; artık zamanı geçen siyasi görüşlerde ısrar edilmemesi ve biran evvel demokrasiye geçişin yumuşak bir şekilde sağlanabilmesidir.

Previous post Identity and the Future of European integration: Crossroads or cul-de-sac?
Next post An Unwanted Guest

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.