Mazhar Yasin Tüylüoğlu
Kısa bir aradan sonra yorumlamaya değer ilk gelişmede de aktör değişmedi : Binyıllık hayalini gerçekleştiren Rusya. Suriye’nin Tartus limanında bulunan ve SSCB’nin dağılmasından bu yana kullanılmayan deniz üssünün restorasyonu konusunda Rusya ve Suriye anlaştı. Bu deniz üssü sayesinde Rusya, Akdeniz’e ulaşarak sıcak denizlere inme politikasını da hayata geçirmektedir. Ancak bu sefer durum biraz farklı. Zira Rusya’nın Akdeniz’deki varlığı doğrudan veya dolaylı olarak Türkiye’yi tehdit etmemektedir. Suriye, bu limanın yeniden açılması karşılığında Ruslardan alacağı S-300‘ler (karadan havaya balistik/anti balistik füzeler) yüzünden böyle bir anlaşmaya evet demiştir. Çünkü kendi hava savunma sistemini çağ atlatacak olan bu füzeler sayesinde Suriye, İsrail’e gözdağı vermek ve bu ülkeyi kendisine karşı gerçekleştirmesi muhtemel saldırgan eylemlerden caydırmak istemektedir. Dolayısıyla Rusya-Suriye anlaşmasından asıl çekinmesi gereken devlet İsrail‘dir. Lübnan‘a veGolan Tepeleri‘ne oldukça yakın olan bu liman sayesinde İsrail, bir sonraki hamlesinden önce iki kez düşünmek zorunda kalacaktır.
Her ne kadar Doğu Akdeniz’deki Rus varlığını Rusya’dan başka destekleyen bir ülke olmasa da, Ruslar’dan bu konuda yeni hamleler beklenebilir. Libya ve Yemen ile temaslarda bulunulması da bunun bir göstergesidir. Tartus limanı, tadil edildikten sonra, Soğuk Savaş’tan bu yana Rusya’nın, eski Sovyet coğrafyası dışında açtığı ilk askeri üs olacaktır. Ancak bu limanın önemi uluslararası basının atfettiği veya İsrail’in korktuğu kadar yüksek değildir. Rusya’nın Karadeniz donanmasından yalnızca “Büyük Petro” ve “Amiral Kuznetsov” adlı iki geminin bu limanda bulunacak olması İsrail’in, ABD’nin ve NATO’nun deniz gücü dikkate alındığında sembolik bir anlam taşımaktan öteye gitmeyecektir.
Fakat Rusya, diğer bütün meselelerde olduğu gibi, Orta Doğu’dan da dışlanmak istememekte, bölgeye ne şekilde olursa olsun girmeye çalışmaktadır. Eski ihtişamlı günlerin özleminde olan Rusya, yeniden bu konumu elde edebilmek için çok mühim iki aracı kullanmaktadır. Bunlardan ilki enerji, ikincisi ise silah ticaretidir. Üstün teknoloji ürünü silahları sayesinde sıcak çatışma riski bulunan ülkelerle ilişkilerini sağlamlaştırmaktadır. Suriye ile yaptığı bu anlaşmayı da aynı çerçevede değerlendirmek mümkündür. Zira Suriye, S-300 füzelerinin yanısıra yine son teknolojiye sahip SS-26 İskender-E tipi füzeler ile gelişmiş anti-tank sistemleri alma taahhüdünde bulunmuştur. Sonuç olarak Rusya, yukarda bahsedilen araçları kullanmak suretiyle siyasi kazançlar elde etmektedir ve bu politikasından yakın gelecekte vazgeçmesi beklenmemektedir.
NOT-1 : Rusya’nın Tartus limanında kullanacağı askeri üs, Karadeniz ve Akdeniz Komutanlığı olarak faaliyet gösterecektir. Dolayısıyla Karadeniz’in ve Türk Boğazları’nın statüsü yeniden gündeme gelecektir.
NOT-2 : Rusya; enerjiyi Gazprom, silah ticaretini de Rosoboronexport adlı devlet şirketleri aracılığıyla politik güç olarak kullanmaktadır.