Mazhar Yasin Tüylüoğlu
Rusya Federasyonu Başbakanı Vladimir Putin‘e çok yüksek oranlarda destek veren Rus halkından bahsediyorum. Evet, “sert” seviyorlar. Zira Putin’in devlet başkanlığı günlerinden kalma sertliğini ve karizmasını, koltuğu Medvedev’e bırakarak başbakan olduğundan bu yana göremeyen Ruslar, O’nun bu halini unutmaya başlamışken geçen hafta yaşanan bir olay ile hafızaları tazelendi. Ülkedeki binlerce sanayi kentinden biri olan ve St.Petersburg’un 240 km güney doğusunda bulunan Pikalyevo‘da halk, fabrikaların kapatıldığından, maaşların ödenmediğinden şikayet etmekteydi. Bu şikayetleri önemseyerek bölgeyi ziyaret etmeye karar veren başbakan Putin, gitmeden evvel ilgili tüm bürokratlara, fabrika yetkililerine ve Rusya’nın en zengin adamı olan Oleg Deripaska‘ya haber yollayarak, kendisiyle orada buluşmaları talimatını gönderdi. Ziyaret gerçekleşti, Putin RusAL‘in alüminyum, çimento ve kereste fabrikalarını tek tek denetledi ve bu işletmelerin birer “çöplük” olduğuna kanaat getirdi. Arkasından işadamlarına ve RusAL’in sahibi Deripaska’ya fabrikaların yeniden faaliyete geçirileceğine aksi takdirde millileştirileceğine dair bir anlaşma imzalattı. Çok sinirli olduğu her halinden ve hareketinden belli olan Putin, 1999 yılında devlet başkanı olmadan önce oligarklarla benzer bir anlaşma yapmıştı.
SSCB’nin dağılması ile birlikte ortaya çıkan ve devlete ait bütün teşekkülleri yok pahasına satın alıp zengin olan bu kesim, Putin’in iktidara gelişi ile devleti zarara uğratmayacaklarına dair taahhütte bulunmuşlardı. Fakat ekonomik krizin de etkisiyle bu sözlerini tutamayacaklarını anlayan Deripaska gibi bazıları, Putin’in sertleşebileceğini düşünmeden fabrikaları kapatabileceklerini hayal ettiler. Yanıldıkları ortaya çıktı ve Putin, Rus halkının gözünde yitirmeye başladığı itibarını yeninden kazandı. Hala ilk günkü gibi sert, tavizsiz, milliyetçi ve halkçı olduğunu kanıtlarcasına oligarkları yola getirdi. Daha önce Mikhail Khodorkhovsky ve Boris Berezovsky‘e açıkça savaş ilan eden Putin, Pikalyevo’daki son hamlesiyle oligarklara karşı savaşa devam edeceğini de kanıtlamış oldu. Bu mücadelenin son halkasını ise, Antalya’da 1.5 milyar dolar yatırım yaparak Mardan Palace adlı bir otel yaptıran ve açılışa dünyaca ünlü Hollywood yıldızlarını davet eden Telman İsmailov oluşturmakta. Türk basınında Azeri işadamı olarak anılan ancak aslen Yahudi olan İsmailov, Moskova’daki Çerkes Pazarı‘nın ve birçok restoranın da sahibi. Rus basınında çıkan “Burada kazanıyor, Türkiye’de harcıyor” haberlerinden sonra, Putin’in talimatıyla Çerkes Pazarı’ndaki yaklaşık 2 milyar dolar değerindeki mallara el konuldu. Sonuçta başbakan Putin, demir yumruğunun eskisi gibi sağlam olduğunu herkese hatırlattı.
Dünya gündeminin Obama ile yatıp Obama ile kalktığı şu günlerde, Vladimir Putin, böylece dünyanın en kayda değer liderlerinden biri olduğunu tekrar kanıtlayarak gündeme oturmayı başardı ve krizi bahane edip yatırımları askıya alması muhtemel diğer oligarklara da gözdağı vermiş oldu. Krizin etkileri tamamen yok olmadıkça Putin’den benzer hamleler beklemek ise Rusların tek ümidi…