Özgür Tüfekçi
Dünyada İngilizce’nin lingua-franca olarak kabul görmesinden dolayı bir çok kelime Türkçe’mize olduğu gibi aktarılmakta ve çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunlardan bir tanesi de Think-tank kelimesidir ki; Türkçeleştirmektense olduğu gibi kullanmayı yeğlemişiz. SARAM/CESRAN’da bu çatı altına alınabilecek bir think-tank yani düşünce örgütüdür.
Merriam-webster ve American Heritage sözlükleri think-tank kuruluşlarını, teknoloji ve sosyal bilimler gibi alanlarda araştırmalar yapan disiplinlerarası enstitüler veya gruplar olarak tanımlamaktadırlar. Burdan yola çıkarak söylenebilir ki düşünce kuruluşlarının (think-tank) temel amacı düşünceyi, bilgiyi, stratejiyi üreterek karar-vericilere yol göstermek ve onları etkilemektir. Bu amaçlarla kurulmuş günümüz dünyasında yüzlerce düşünce üreten kuruluş vardır. Bunların bazıları belirli devlet kurumlarının bizzat kendileri tarafından kurulmuş ve maddi açıdan desteklenmekte; bazıları belirli gruplar ile eşgüdüm içerisinde çalışmalarını devam ettirmekte; diğerleri ise tamamen bağımsız olarak karar-vericileri etkilemeye çalışmaktadırlar.
Bilinen en eski think-tank kuruluşları olarak Wellington Dükü’nün 1831’de kurmuş olduğu Royal United Services for Defence and Security Studies, 1884’te kurulan Fabian Society ve 1916 yılında Amerika’da kurulan The Brookings Institution sayılabilir. Bunların akabinde taraflı veya tarafsız, belirleyici veya yönlendirici bilgiyi veya stratejiyi üreten birçok think-tank vardır ki RAND Corporation, Council on Foreign Relations, the American Enterprise Institute, the Heritage Foundation, ve the Center for Strategic and International Studies buların en önemlilerinden birkaç tanesidir.
Türkiye’de ise durum oldukça farklı. Think-tank kavramı Türkiye’de son 10 yılda kendisini hissettirmeye başlamıştır. Bunun en güzide örneği ASAM’dır. Akabinde kurulan birçok düşünce kuruluşu Türkiye Cumhuriyeti topraklarında çalışmalarını sürdürmektedir. Bunlar arasında USAK, TESEV, TASAM sayılabilir. Fakat Türkiye’deki düşünce kuruluşlarının Amerika’da veya İngiltere’de kilerle arasında ki temel fark karar-vericilere olan etkileridir. Bu farkın kapatılması durumunda Türkiye geleceğe yönelik uzun dönemli projeler, öngörüler, stratejiler hazırlayabilecektir; tıpkı Amerika’nın yaptığı gibi.
İşte tüm bu tarihsel ve düşünsel boyutları açısından bakıldığında CESRAN/SARAM okyanusa atılan bir taş olabilir ama oluşturduğu dalganın ne kadar büyük olacağını zaman bizlere gösterecektir. Bu uğurda çalışan ve çalışacak olan arkadaşlarımıza başarılar diliyorum.